Yaşım ilerlemiş olsa da


Ben de ona güvenmeye başladım. Her ne kadar mesafeli bir şekilde başlasam da, günler geçtikçe içimi ısıtan, bana değer veren biri gibi göründü. O kadar çok sıkıldım ki yalnızlıktan, o kadar çok ihtiyaç duydum ki birinin ilgisini kazanmak için her şeyi verdim.
Bir gün, bana başka bir şehirdeki bir iş toplantısına katılacağını söyledi. Uçak bileti ve otel masraflarını halledeceğini ama bir ödeme yapması gerektiğini ekledi. “Ayşe, bana yardımcı olabilir misin? Sadece birkaç günlüğüne bir miktar para gönderirsen, her şey çözülecek.” İlk başta tereddüt ettim ama sonra ona güvenip, sahip olduğum paradan bir kısmını göndermeye karar verdim.
Ona güvenmeye başladıkça, daha fazla yardım ve para talep etmeye başladı. Zamanla, bir sorun çıktı ve “Başka bir ödeme yapmamız lazım” dedi. Bu süreç bir süre daha devam etti, her defasında ben daha da yavaşça ama sağlam adımlarla ona para göndermeye devam ettim. Düşünmeden, “Ona yardımcı olmalıyım,” dedim. Ama bir gün, telefonlarına ulaşamamaya başladım. Mesajlarım yanıtlanmadı, sesli yanıtlar hep aynıydı, cevap yoktu.
Birkaç hafta geçtikten sonra, o tanıdığım adam artık yoktu. Kendisini tekrar aradım, ama ne telefonunda, ne de internette herhangi bir iz bulabildim. Ve bir sabah uyandığımda, her şeyin bir yalan olduğunu fark ettim. Emre, aslında beni dolandırmıştı. Yavaşça içimi tüketen o adam, kalbimi kırmış ve beni yalnız bırakmıştı.
Bir şekilde, dolandırıldığımı anlamıştım ama iş işten geçmişti. Üzüntüm, öfkem, hayal kırıklığım her şeyin önündeydi. Ama bir şey fark ettim: Ben hala ayaktaydım. Geçmişte kaybettiklerimle de barıştım. Bu hikaye, bana bir ders verdi: Gerçek sevgiyi ararken, kendimi unutmamalıydım.
Şimdi internete girmiyorum. Yalnızlığımda öğrendiğim şey şu: Gerçek dostluk ve güven, paradan daha değerli. Ve yaşlılık, yalnızlık, insanı ne kadar kırsa da, insan her zaman yeniden ayağa kalkabilir.